Kemal Tahir ve Kayalar Memduhiye / 17.01.2011
Nahit Serbes (Tletseruk)
Servet Canay, Kemal Tahir ve Nuri Tahir
Benim annem Çüşha sülalesinden ve Adapazarı’nın Reşit Bey köyündendir. Büyük ağabeyim de Kayalar Memduhiye köyünde oturur. Aslında yan yana olan bu iki köy, biri birine karışmış Türkiye’nin en kalabalık nüfusa sahip Abaza köyüdür. Dolayısıyla bu iki köyde yakın akrabalarımız ve dostlarımız bulunmaktadır. Bazı insanlar için "ağzından bal akıyor" derler ya, işte böyle tatlı dilli güler yüzlü bir kişi olan, eski banka müdürlerinden Hikmet Canay adlı bir büyüğümüzün ziyaretine gitmiştik. Oturduğumuz odanın duvarında asılı fotoğraflardan biri dikkatimi çekmişti. Hikmet Beye fotoğraftaki kişilerin kimler olduklarını sorunca: oturan kişi babam, ortadaki Kemal Tahir, diğeri de Kemal Tahir’in kardeşi Nuri Tahir demişti. Kemal Tahir çok ünlü bir edebiyatçı olduğu için, yakınlıklarının nereden geldiğini de sordum. Hikmet Bey: Kemal Tahir’in annesi Nuriye - Hubser Hanım, benim halamdır. Halam, Nuriye – Hubser genç yaşında verem hastalığına yakalanıp hayata gözlerini yumunca, küçük bir bebek olan Ratip Tahir, lise talebesi olan Kemal Tahir ve Nuri Tahir yetim kalmışlardı. Küçük Ratip annesini kaybettikten sonra uzun bir zaman Kayalar Memduhiye’de bizimle kaldı, Abaza dilini anlıyor ve konuşabiliyordu. Kemal Tahir de dayısı olan babam Servet Beyi çok severdi, zaman zaman kardeşlerini yanına alıp köydeki ve Adapazarı’ndaki evimize gelirdi. 1984 yılında 59 yaşında İstanbul’da vefat eden Ratip Tahir de, vasiyeti üzerine Kayalar Memduhiye köyünün mezarlığına, yani bizim aile kabristanlığımıza defnedildi dedi.
Hikmet Bey delikanlılık döneminde İstanbul Beyazıt’taki Kemal Tahir’in ziyaretine gidince Aziz Nesin, Nazım hikmet ve Kemal Tahir ile içkili bir sofrada beraber yemek yemiş. Eski seyyar jandarma komutanlarından olan Kemal Tahir’in dayısı Servet Canay, kurtuluş savaşı döneminde İstanbul’dan Ankara’ya giden yolun, Adapazarı’ndan geçen bölümünün güvenliğinden sorumluymuş. Onun bir görevi de Ankara'dan İstanbul’a veya İstanbul’dan Ankara’ya gideni geleni kayıt altına almakmış. Bir keresinde Halide Edip Adıvar ve Albay İsmet Beyin de içinde bulunduğu bir grubu yolcu ederken, İsmet Bey’in atı rahatsızlanınca, Servet Bey kendi atını, İsmet Bey’e vermiş. İsmet Bey de memnuniyetini belli etmek için, cebinden bir kartvizit çıkarıp Servet Bey’e vermiş ve Ankara’ya davet etmiş.
Hikmet Canay, Kemal Tahir, Aziz Nesin ve Nazım Hikmet ile beraber Kadeh kaldırdı
13 Mart 1910 tarihinde, İstanbul'da dünyaya gelen Kemal Tahir'in yaşamı oldukça çileli geçmiştir. Aslında hem gelenekçi hem modern bir görüşe sahip olan Kemal Tahir, Nazım Hikmetin arkadaşı olduğu için, somut hiçbir delil olmadığı halde komünist olduğu gerekçesi ile mahkûm olmuştur. Nâzım Hikmet’le beraber askeri bir mahkeme’de yargılanıp Çankırı, Çorum, Kırşehir, Malatya ve Nevşehir cezaevlerinde tam 12 yıl yatıp,“27 Mayıs 1950’’ genel seçimlerinden sonra, Demokrat Parti’nin çıkarmış olduğu genel af kanunu ile özgürlüğüne kavuşabilmiştir.
Kemal Tahir’in en yakın arkadaşları sinema yönetmeni Halit Refiğ ve kendisinden iki yaş küçük olan Sabahattin Selek’tir. Sabahattin Bey de roman yazarı ve Abaza asıllı bir kişidir. Kemal Tahir’in en ünlü romanı ise Osmanlı’nın kurtuluş dönemini anlatan,’’ Devlet Ana’'dır. Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu gibi eserlerinde Osmanlı'nın yıkılışını, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anlatmıştır.
Kemal Tahir’in Yorgun Savaşçı romanında, Anadolu halkının trajedisini konu edinip doğruları yazması resmî tarih söylemine aykırı tezler içeriyordu. Kemal Tahir'e göre, kimilerinin iddia ettiği gibi Kuvayı Milliye bir halk hareketi değildi. Eğer bir halk hareketi olsaydı İstiklâl Mahkemeleri kurulmazdı. Bu itibarla Yorgun Savaşçı romanında, Kuvayı Milliye'yi ve onun umum Komutanı Çerkes Ethem’i gerçekçi bir tavırla kadro hareketi olarak ele aldı. Anadolu'da halkın Kuvayı Milliye'ye karşı tepkilerini de dile getirerek tezini pekiştirme yoluna gitti. Mustafa Kemal'i abartılı bir şekilde yüceltmek yerine, savaşçı bir subay olarak canlandırdı. Yorgun Savaşçı, bu ve benzeri tezleriyle Kemalist aydınları oldukça rahatsız etmişti; bu rahatsızlık TRT adına çekilen Yorgun Savaşçı filmi nedeniyle, sonraki yıllarda sık sık gündeme geldi. Örneğin, “ulusalcı sol” diye anılan akımın baş sözcülerinden biri olan İlhan Selçuk, Yorgun Savaşçı filminin gösterilmesi gündeme geldiğinde Kemal Tahir’i, tarihi çarpıtmakla itham etti. Filmin TRT'de yayınlanmasına da şiddetle karşı çıktı. Hatta Cumhuriyet Gazetesi’nde kaleme aldığı bir yazıyla, Yorgun Savaşçının TRT'de gösterilmesini engelledi. Film uzun tartışmalar sonucunda, 1983 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ulusu'nun emriyle yakıldı. Yorgun Savaşçı, böylece ulusalcı ve militer bir rejimin kurbanı olmuştu.
Bu olayda görüldüğü gibi Türkiye’de tarih, özellikle de yakın tarih, kalın örtülerle örtülmek istenmektedir. Fakat bu örtü artık, yavaş yavaş kalkmaktadır.
Kayalar Memduhiye Köyünde, Ratip Tahir’in Mezarı
Bu Makale 11532 Kez Okundu.
Nejdet Çetin
19.04.2013 13:54:59
Merhaba, Ben 1970 yıllarında Alanya Turtas motelde Ratip beyle 3 sezon beraber çalıştım. 1978 senesinde yurt dışına çıktım. 80 senesinde Ratip beyle tekrar görüştüm. Fakat bir dahacki gelişimde vefat ettiğini öğrendim çok üzüldüm. Sonradan Dr Bey ve oğlu Neşette vefat etmiş. Iste tamamen kaybolan anılar. Nette bu yazıyı görünce yazmak istedim. İnşallah bir gün bu köyü ziyaret ederim. Selam ve sevgilerle...
Aziz Türedi
04.02.2011 11:19:10
Değerli büyüğüm, saklı hazineleri gün yüzüne çıkarıp bizlerin istifadesine sunmuş olmanız bizleri ziyadesi ile memnun etmektedir. Azminiz heyecanınız biz gençlere emin olun ilham kaynağı olmaktadır. Ayrıca Kemal Tahir’i hiç bu kadar kendime yakın hissetmemiştim. Ellerinize, emeğinize sağlık sevgili Nahit Amca. Ellerinizden kemal-i edeble öperim.