Çerkeslerin Kendilerine ve Ailelerine Karşı Görevleri / 22.07.2009
Her Çerkes’in kendisinden beklenenleri yerine getirmesi, ona kılavuzluk eden bilgilerini hayata geçirmesinden ibarettir. Bu bilgiler uzun dönemlerden süzülüp gelen bir Çerkeslik yaşayış geleneğini temsil eder.
Bir Çerkes kendisini, ailesini, sevgiyi ve saygıyı atlayıp, dış dünyayı öğrenemez. Sevgi ve saygı göstermeyi tek taraflı olmaktan çıkarıp; karşılıklı, insanlar arası ve aile içi bir görev olarak kabul eder. Adeta bir kargaşanın, taassubun ve fanatizmin yaşandığı günümüzde bu ihtiyaç çok daha önemli bir hale gelmiştir. Kişiliğimizin en temel boyutlarından biri olan kendimize ve ailemize karşı görevlerimiz, ruh sağlığımız açısından da yaşamsal bir öneme sahiptir.
Çerkeslerin kendilerine karşı görevlerinin bazılarını şöyle özetlemek mümkündür: Bir Çerkes her türlü boş gururdan, kibirden kendisini arındırmalı ve kendisini başkalarından büyük görmemelidir. Çerkeslik yolunda olan her bireyin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun adil ve elverişli bir yaşam sistemini sağlama görevi vardır. Onun için, özellikle yalan söylememeli, sahte söz ve davranışlarda bulunmamalı, boş iltifatlardan da kaçınmalıdır.
Bir Çerkes’in görevi, her bakımdan gelişmiş, kendisine saygısı olan iyi insan olmaktır. Her Çerkes bu amaca aklın rehberliğinde, hoşgörü, güzellik ve kardeşlik duygularını yücelterek ulaşmaya çalışmalıdır. Çerkesler için çalışmak bir hak ve görevdir. Çerkesler, insanlığa yararlı eserler meydana getiren beden ve fikir işçiliğini eşit derecede onurlu sayarlar.
Çerkesin görevi, modern bir toplumun üyesi olarak daha önce edinilmiş yükümlülükler ve üstlenilmiş vatan, ulus, aile ve kişinin kendisiyle ilgili sorumluluklarıyla asla çelişmemelidir. Çerkeslik, çağdaş toplumun bir üyesi olarak taşımakta olduğumuz, sosyal ve bireysel yükümlülükleri tekrar etmekte ve perçinlemektedir.
Çerkeslik dünyada din, dil ve ırk ayırımı olmaksızın tüm insanların eşitlik ve barış içinde kardeşçe yaşayacakları bir sevgi düzeninin kurulmasını sağlamaya çalışmaktır. Çerkesliğin amacı; bilinen davranış kuralları aracılığı ile aşıladığı yüksek ahlâk ilkeleri ve erdemleridir. Xabze, bu yüce ülküsünü İnsanlığın inşası olarak tanımlar ve bu amaca düzenli bir şekilde ulaşmak için, tüm üyelerinin uyması gereken temel ilkeleri belirlemiştir.
Çerkes her şeyden önce başka düşüncelerin yardımına güvenmeksizin, kendi düşüncesine ve vicdanına dayanacak; başkalarının düşüncelerini kendi mantık süzgecinden geçirmeden kabullenmeyecektir. Başkalarının düşüncelerini elbette benimseyebilir. Ancak kendi mantık süzgecinden geçirmesi şarttır. Şahsen vardığı sonuçlara göre kendi kendini yüceltmeye, inşa etmeye koyulmalıdır. Bir Çerkes’in bunları gerçekleştirebilmesinin doğal şartı ise kendisine ve ailesine karşı görev anlayışını bilmesi ve korumasıdır.
Görülüyor ki bu görevlerde başlı başına bir hayat programı vardır. Çerkeslerin kendilerine olan görevlerinin bazılarının Cemiyetlerde gerçekleşmesi konusu çok önemlidir. İnsanların davranışlarını belirleyen başlıca iki husus vardır: biri Çerkeslik disiplini ve yıllanmış üstatların bilgilerine saygı; diğeri ise "Kazanuko Jebağı" prensiplerinin şart koştuğu düşüncedir. Çerkeslik her şeyden önce bir tekâmül okuludur. Bu nedenle, gelenekçi görünümüne rağmen statik değil, dinamiktir.
Saygı, sevginin tohumudur. Kendisine saygısı olanın ailesine ve başkalarına da saygısı olacaktır. Bu şekilde hayat kolaylaşacak; insanlar barışın ve kardeşliğin çizdiği yolda kendi istek ve menfaatlerini ön planda tutmayan, yani, “ben” olmayan, “biz” olan görev anlayışına kavuşacaklardır.
Toplumun temeli olan Aile; Çerkesler için saygı, mutluluk, paylaşım, güven, birlik beraberlik gibi olguları içinde barındıran sosyal ve kutsal bir kurumdur. Çerkeslik, mensuplarından ülkelerine olduğu kadar, ailelilerine, yakınlarına ve insanlara karşı görevlerini de yerine getirmelerini ister ve bekler. Çerkesler, çalışmalarını ailevî görevlerini hiçbir durumda aksatmayacak şekilde planlarlar. Bu çalışmaların, kendilerine, ailelerine ve işlerine zararlı veya engelleyici olmamasına özen gösterirler. Çerkes eşinin sıfatı hemşire’dir. Toplumun temel taşı olan aile, Çerkeslik için ilahi bir kurumdur. İşte bu yüzden bir Çerkesin “ben iyi bir insanım” diyebilmesi için eşinin saygısını sevgisini kazanması şarttır.
Kazanuko Jebağı aileye görevlerle, Çerkesliğin görevleri arasındaki muhtemel bir çatışma hususlarında özellikle titiz davranır ve şöyle der: sağlık korunacak, bunun için de, geç vakitlere kadar aileden uzak kalınmayacak; sarhoşluktan kaçınılacak; böylece ailenin ihmale uğraması ve incinmesi önlenecektir.
Büyük bir aile olan Çerkesliğin en önemli özelliklerinden biri, kara gün dostu olmasıdır. Önemli olan, bir kardeş veya o kardeşin ailesi kötü günler yaşarken, onun kardeşlerinin, ciddi ve yapıcı ilgisidir. Bu ilgi yoksa Çerkeslik de yoktur. Bu ilgi olmadan sevgi, saygı hakkındaki konuşmalar teoriden öteye gidemez. Aile üyeleri arasındaki ilişkiler, sevgi ve saygı bağına dayanır. Çerkeslerin en büyük düşmanları ise taassup, cehalet, kin, gurur ve ihtirastır. Cehalet, bunların en eskisi ve en kötüsüdür. Netice olarak, biz Çerkesliği; kendisini geliştirmek amacıyla bir araya toplanmış kardeşlik zinciri, kardeşlik topluluğu olarak açıklayabiliriz. Çerkeslik, insanlığın yoğunlaşmış bir ön ibadethanesidir. Kendimize, ailemize, kardeşlerimize, çevremizdeki insanlara karşı görevlerimizi yaptığımız takdirde hem kendimizin huzurlu, hem çevremizdeki insanların mutlu, hem de neslimizin hür yaşamasının garanti altında olduğunu göreceğiz.
Bir Çerkes’in ailesine karşı vazifelerini sadece "fedakârlık" ile ifade etmenin mümkün olmadığını 65 senelik yaşam dönemimde görüp anlamış bir kardeşinizim. Bir Çerkes daha işin başında; Ana ve babaya karşı saygı ve yardım, kardeşlerine şefkat, eşine tam bir eşitlik ve saygı, Çocuklarına karşı sevgi hislerini daima ön planda tutmalıdır.
Çerkes bir aile reisinin vazife ve mesuliyetleri başkalarına nazaran çok daha büyüktür. Bir Çerkes cemiyet içinde nasıl örnek bir insan olmak mecburiyetinde ise, ailesi içinde de örnek bir evlat, bir kardeş, bir koca ve bir baba olmak zorundadır. Çocuklarından saygı görmek istiyor ise, kendi ana ve babasına bunu göstermeli, karısından şefkat ve sadakat istiyor ise, bunu da tavır ve hareketleri ile gösterebilmelidir. Çocuklar bir yuvanın çiçekleri ve hatta hazinesidir. Onları çok iyi, çalışkan ve ahlaklı vasıflarla yetiştirip, tahsil ve terbiyelerini sağlamak her Çerkes’in görevidir. Bir Çerkes aile efradına karşı bir fazilet abidesi olmalıdır.
Sonuç olarak, bir Çerkes, var oluşu iyi inceleyip-algılayıp yaşamını ve ilişkilerini bu inceleme-algılama ve doğru yönde uygulama-örnek olma sorumluluğunu, kısa sürede ve eksiksiz yerine getirmelidir. Ancak öncelikle ‘kendisine ve ailesine karşı sorumlulukları’ konusunda doğru sonuç almak zorundadır. Eş ve çocuklarının hürmet ve itimadını kazanmış olmak, esasen “Çerkes” kimliğini de kazanmış olmanın en temel ölçütüdür.
Ulu Tanrıdan tüm insanlık görevlerimizi eksiksiz yerine getirme becerisini gösterme konusunda, bizlere yardımcı olmasını diler, saygılar sunarım.
Nahit Serbes - Tletseruk
Bu Makale 5835 Kez Okundu.
Yahya Cengiz
11.04.2012 15:02:57
Ben İstanbul'da yaşayan Şapsığ Yahya Cengiz. Neredeyse kendi öz kikliğimizi unutmaya yüz tutmuşuz. Sizlerin çalışmaları ile kendimizi tanıma fırsatı buluyoruz. Çocuklarım içinde çok faydalı oluyor inanın. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Teşekkürler.
Murat Durucan
29.10.2009 19:06:52
Selam Nahit Abi
Bende Yozgat / Sarıkaya Karaelli Köyündenim, Şapsığım. Geçmişimizi çok iyi anlatıyorsun. Söyledikderin hepsi doğru, okurken tüylerim ürperdi. Çok teşekür ediyorum.